28 Aralık 2015 Pazartesi

Zirve

         

          Karanlık bir yaşamın var. Narin tepelerin ardından el uzatmaya çalışan ve yeniden doğmaya can atan. Bulutlara uzanan ellerini tutan... Hayır ! bulutların ardında kimse yok. Boş ellerim yüzümü kavrıyor. Gözlerim kapalı, vazgeçmiş ruhum bu direnişten , istemekten neyi istediğini dahi bilememekten. Gözlerim düğüm , açılmıyor , yüzeyi beyaz önü karanlık.

        Süzülmüş parmaklıklar arasından uçuruma uzanan bir ışık. Senin değil dur ! izle sadece. Aşağı bıraktı kendini kayboldu gözlerden. Kime ait bu ışık  ? Hayır , kimse ait olduğu önemli değil , onu istiyorum , onu avuçlarımın arasına alıp saçtığı kıvılcımlarla gözlerimi kör etmek onu hapsetmek istiyorum. Ne anlamı kalır ki o boşlukta süzülmedikçe. Ben onun bu haline hayran kaldım , ona sahip olmadıkça , onu elde edemedikçe onu daha da çok sevdim. En tepeye ulaşmak tatmin etmedi , zira yorulmadı o . Basamakları adım adım çıkmadı , bacaklarına kramplar girmedi, hissetmedi o duyguyu.   Yaranı kapatmayı deneme , acısı artar ama yok olmaz. Ayaklarına işleyen rüzgarın nefreti bacağını sarıyor , vücudunu ele geçiriyor soğuk , birini hatırlatıyor sana. Yok olmaz düşlerinin her bir kokusu seni ona iter, gerçekleşmeyen kurguların kafanda tekrar canlanır. Bilinç altın önceden programlanmış bir makine gibi ne eserse onu getiriyor gözlerinin önüne.

          Çevren hız kazanmış , modern dünya seni ele geçirmesin. Yüzünü okşayan güneşin sıcaklığına aldanma. Gözlerin soğuk baksın, aldanma güneşe , izin verme sahteliğe benimle kal.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder