4 Ocak 2016 Pazartesi

Gerçek dünya


 -Yerdeki çamur ve pisliklerin arasından bizleri izlesinler..


                Bir çocuk tanıyorum. Bedeni taşımıyor artık kafasını. Hükmetmiyor , yok olmuş vücut parçalanmış ve dökülüyor. Gözleri simsiyah, kulakları işitmiyor artık , zar yok olmuş yerine bir duvar örülmüş adeta.
          Bir çocuk tanıyorum , vazgeçmiş her şeyden. Adımları düz değil, bir sağa bir sola yalpalıyor. Kaybetmeye alışmış , kafası karışmış bilmiyor yön ne tarafta. Saçları pis , iğrenç , birbirine karışmış , su yolunda akan o simsiyah su eşlik ediyor alnından aşağıya.

                 Bir labirent zihnim , puslu ormanlar ve duvarlarla çevrilmiş. Binalar yükseliyor arkalarında , durmadan akan bir çeşme ve sürekli yanıp sönen sokak lambaları. Güvende hissetmiyorum burada , yalnızca eksikler yok bu dünya da , birbirini tamamlayan kabuslarda var etrafta. Denizin feryatları kulağıma çalınıyor , kapatmış önünü yine uzunca bir bina, güneş doğmuyor buraya.


         - Yolculuğa çıkıyorum sen ve ben, kimse olmadan , uyandırın beni
            Topraktan süzülen dumanlar ve kanlı eller fırlıyor mezarlarından
            Uykularım benden ne ister  ? kabuslarım neler anlatıyor bana
            Kar kaplamış gölgeleri , buz tutmuş anılarım , üşür bedenim rüyalarımda
            Fısıltılara kapalı artık kulaklarım , yolculuğa çıkıyoruz seninle ve ışığımla gerçek dünyaya..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder